- yaraşır biçimde
- adv. worthily
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
âşıkane — sf., Ar. ˁāşiḳ + Far. āne 1) Âşığa yaraşır biçimde olan Sende başka âşıkane müsvedde varsa bana ver. H. R. Gürpınar 2) zf. Âşığa yaraşır biçimde … Çağatay Osmanlı Sözlük
bilgece — sf. 1) Bilgeye yaraşır Yaş insana tecrübe verir, olaylara bilgece bir açıdan bakma perspektifi getirir. H. Taner 2) zf. Bilgeye yaraşır biçimde, hakimane … Çağatay Osmanlı Sözlük
kahpece — sf. 1) Kahpe gibi, kahpeye yaraşır 2) zf. Kahpe gibi, kahpeye yaraşır biçimde … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalleşçe — sf. 1) Kalleşe yaraşır 2) zf. Kalleşe yaraşır biçimde Gerçeği söylemek, ömrünün son yıllarını yaşayan bu yaşlı Osmanlı paşasını, görmezliğinden kalleşçe faydalanarak alnının ortasından tabancayla vurmak gibi geliyordu. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kardeşçe — sf. 1) Kardeşe yaraşır 2) zf. Kardeşe yaraşır biçimde, dostça, içtenlikle … Çağatay Osmanlı Sözlük
muzafferce — zf. Üstün bir biçimde, zafer kazanmışa yaraşır biçimde, muzafferane … Çağatay Osmanlı Sözlük
adamca — zf. 1) İnsana yaraşır biçimde, adamcasına 2) İnsan sayısı olarak … Çağatay Osmanlı Sözlük
fodulca — sf. 1) Fodul gibi 2) zf. Fodula yaraşır biçimde Fodulca davranmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hoppaca — sf. 1) Hoppa gibi Yaptıklarına dikkat ediyor, onun biraz çıldırmış gibi hoppaca, manasız hareketlerine bakıyordu. P. Safa 2) zf. Hoppaya yaraşır biçimde … Çağatay Osmanlı Sözlük
insanlaşmak — nsz İnsanca davranma özelliği kazanmak, insana yaraşır biçimde davranmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
peygamberce — zf. Peygambere yaraşır biçimde, peygamberane … Çağatay Osmanlı Sözlük